Politika
07 Ağu 2019 15:51 Son Güncelleme: 07 Ağu 2019 19:15

“Rumların Maraş’ta herhangi bir söz hakkı yok”

Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Özersay, kapsamlı çözüm, Kapalı Maraş ve doğal gaz sondajı konusunda açıklamalarda bulundu.

“Rumların Maraş’ta herhangi bir söz hakkı yok”

Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Lideri Nikos Anastasiadis’in 9 Ağustos Cuma günü yapacağı görüşmeden kapsamlı çözüm bağlamında beklentisi olmadığını belirterek, Rum tarafının Kapalı Maraş ile ilgili süreçlere dahil edilmemesi ve doğal gaz konusunda öne sürmesi muhtemel “ağzına bir parmak bal çalma anlamına gelecek önerilere” sıcak bakılmaması gerektiğini söyledi.

Özersay, 11. Büyükelçiler Konferansı kapsamında Ankara’da bulunduğu sırada AA muhabirinin sorularını yanıtladı.

“Karar almada söz hakkı istiyoruz”

Özersay, Kıbrıs Rum tarafının görüşmede çok büyük ihtimalle Kapalı Maraş ile ilgili süreçte yer almalarını sağlayacak bazı hamleler yapmaya çalışacağını söyleyerek, KKTC hükümetinin bu durumu doğru bulmadığını vurguladı.

Kapalı Maraş konusunda Kıbrıs Rum tarafının her zaman engelleyici konumda devreye girdiğini belirten Özersay, Kıbrıs Rum liderliğini bazı talepleri olacağını ama Rumların bu işin içine dahil edilmemesi gerektiğini savundu.

Rum tarafının bir yandan Türk tarafını Ada’daki doğal gaza ilişkin sürecin dışında tutmaya çalışırken diğer yandan Kapalı Maraş’ta söz hakkı istemesinin kabul edilebilir olmadığını da belirtti.

Özersay, isteklerinin Kapalı Maraş ve doğal gaz konusunda bir komite ya da diyalog kurulması değil karar alma sürecinde söz hakkı olduğunu vurguladı ve ekledi:

“Bunun dışındaki etkisiz, yetkisiz, bir rolü olmayan, göstermelik ağzına bir parmak bal çalma anlamına gelecek önerilere doğal gaz konusunda sıcak bakılmaması gerektiği düşüncesindeyim ve bu uyarıyı yapma ihtiyacı hissediyorum.”

“Bizim derdimiz müzakere değil, çözüm”

Özersay, kapsamlı müzakerelerin başlaması için Rum tarafının Türk tarafından sahada yaptığı çalışmaları durdurmasını istediğine işaret ederek, “Bizim derdimiz müzakere değil ki. Müzakere etmek için müzakere etmek statükonun devamı anlamına geliyor. Bir çözüm olacaksa müzakere edilir.” dedi.

Uluslararası toplumun, Kıbrıs Rum tarafına belirli mesajlar vermek için elindeki kozları kullanmadığını vurgulayan Özersay, “Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak birlikte bir koz ortaya koyuyoruz. Bir kaldıraçla Kıbrıs Rum tarafının kımıldamayan halini kımıldatmaya çalışıyoruz.” ifadelerini kullandı.

“Maraş’taki Rum mallarına halel gelmeyecek”

Kapalı Maraş’ın KKTC’nin bir parçası ve Kıbrıs Türk Silahlı Kuvvetlerinin kontrolünde askeri bölge olduğuna dikkati çeken Özersay, “Burada yetki icra eden biziz. Tabii ki biz buranın artık bir süre sonra, üstelik 50 yıl sonra, askeri bölge değil sivil bir bölgeye dönüştürülmesine karar verebiliriz.” dedi. Özersay, bununla birlikte mülkiyete dair adımlar atılması gerekeceğini belirterek, Kıbrıslı Rumların mülkiyet hakkına halel gelmeyecek şekilde davranacaklarını söylediklerini belirtti.

Kıbrıslı Rumların 1974’ten sonra KKTC’de terk ettiği taşınmaz malların, geçen zamanda bu malların kullanımı çerçevesinde başka bazı hakların doğduğunu anlatan Özersay, Kapalı Maraş’ta durumun farklı olduğunu ve 1974’ün ardından Maraş’taki malların başkasına verilmediğini vurguladı.

Özersay, “Eski sakinlerinin mülkiyet hakkını bu anlamda dikkate alan ama tapu bağlamında da evkaf idaresinin haklarını da göz ardı etmeyecek bir ara formül bulunacak ve bu şekilde ilerleyeceğiz. Bu da insan haklarına uygun bir çözüm olacak.” ifadelerini kullandı.

Çözüm: İş birliği

Kıbrıs’ta suçluların iadesi, kilise, manastır ve Osmanlı eserlerinin restorasyonunun yapılması, kayıp şahısların bulunması gibi konularda iş birliği yürütüldüğüne değinen Özersay, Ada’da karşılıklı güveni oluşturacak tek unsurun hayata dair konularda yapılan iş birliği olduğunu belirtti.

Kendi babasının ve ailesinden başka insanların da 2007 yılına kadar kayıp olduğunu anlatan Özersay, şunları söyledi:

“Babam da ailemdeki başka insanlar da amcam, dayılarım 1974’te öldürülmüşlerdi ama biz cenazelerini alamadık, kayıptılar. Güney Kıbrıs’ta bir yerde atılı durumda, toplu bir mezara gömülmüşlerdi. 2006’da başlayan süreçte hem Kıbrıslı Türklerden hem Kıbrıslı Rumlardan oluşan bir kayıp şahıslar komitesi iş birliği yapıp, babam da dahil yakınlarımızı buradan çıkardılar.” 

Böylece o insanların kendilerine yakışır şekilde, kendi topraklarında defnedilebildiğini dile getiren Özersay, diğer konularda iş birliği yapılabiliyorsa doğal gaz konusunda da iş birliği yapılabileceğine işaret ederek, Kıbrıs’ta çözüm için çıkış yolunun iş birliğinden geçtiğini vurguladı.

Doğu Akdeniz’de doğal gaz arama faaliyetlerine ilişkin ortaya çıkan gergin durumun çatışma değil, ara buluculuk ve iş birliği ortamını tetikleyebileceğine dikkati çeken Özersay, “Uluslararası ilişkilerde gerginlik denen şey bazen daha olumlu, daha pozitif, çözüme ve iş birliğine dönük şeylere vesile olabilir. Şu anda galiba o kritik eşikteyiz.” dedi.