KKTC'nin ismi Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olsun önerisi... Ülkenin adı değişir mi?
KKTC'nin yeni bir dönemi girmesiyle birlikte ülkenin adının Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak yenilenmesi önerildi. Öneriyi yapan Türkiye gazetesi yazarı İsmail Kapan.
Türkiye Gazetesi Yazarı İsmail Kapan KKTC'deki değişimi ve Türkiye'nin politikasını ele aldığı yazısında dikkat çekici bir öneriyi ortaya attı. Kapan "KKTC’nin ismi, bize göre KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ olarak değiştirilmeli ve böylece beynelmilel arenada tescil edilmeli." dedi.
İsmail Kapan, Maraş pikniğinin yeni dönemin işaret fişeği olduğunu da hatırlatarak isim değişikliğinin önemini şu cümleyle vurguladı: "Bunun siyasi bakımdan özellikle Doğu Akdeniz meseleleri noktasında önemli çağrışımları olacaktır."
İşte Türkiye gazetesi yazarı İsmail Kapan'ın yazısı...
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 37. kuruluş yıl dönümünü idrak ederken önemli gelişmeler yaşanıyor. 1963’te Türklerin Kıbrıs Cumhuriyetinden dışlanmasından bu yana devam eden oyalama artık sona ermelidir…
15 Kasım 1983’te kurulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni, hâlihazırda yalnızca Türkiye Cumhuriyeti bağımsız devlet olarak tanıyor. KKTC 37 yaşında ve muktedir bir devlet olarak, toprakları üzerinde hükümranlığını sürdürüyor. Uluslararası düzende, şayet gerçek manada objektif, adilane bir yaklaşım var olsaydı, KKTC şimdiye kadar çoktan başka devletler tarafından da tanınmış olurdu… Pakistan ve Azerbaycan gibi bazı dost ve kardeş ülkelerin, esasen öteden beri KKTC’yi tanımak istediğini biliyoruz. Hatta bu konuda daha önce Pakistan’ın bir teşebbüsü de olmuştu.
Ancak ABD, AB ve diğer bazı beynelmilel kuruluşların tarafgir ve haksız tutumları, baskıları sebebiyle fiiliyata dönüşmedi. Pakistan’ın Keşmir ve Azerbaycan’ın Karabağ meselelerinden dolayı, uluslararası arenada engel ve sıkıntıları sebebiyle, gelen baskıları göğüslemek ve bu konuda risk almak kolay değildi…
Bugünkü gazetemizde, KKTC’nin başka devletler tarafından tanınması konusuyla ilgili haberde bazı detayları göreceksiniz. Ümit ediyoruz ki, bu yeni dönemde KKTC’nin; içeride ve dışarıda yeni hamlelerle, beynelmilel arenada, daha görünür ve güçlü bir şekilde öne çıktığını göreceğiz. Zira hem KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar’ın seçilmesiyle birlikte, ana vatan ile yavru vatan arasındaki bağların daha da güçlenmeye başlaması hem de bölgesel ve küresel siyaset dengesindeki değişim ve gelişmeler yeni bir iklim meydana getirdi.
Bu çerçevede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 37. kuruluş yıl dönümünde KKTC’ye yaptıkları ziyaret ve 46 yıldan beri kapalı olan Maraş Bölgesine bizzat giderek oradan dünyaya güçlü mesajlar vermeleri, yeni dönemin işaret fişeği mahiyetinde… Evet, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti artık hak ettiği konuma gelmelidir. Bu arada yeri gelmişken belirtelim, devletin ismi de Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak değiştirilmelidir. Bunun siyasi bakımdan özellikle Doğu Akdeniz meseleleri noktasında önemli çağrışımları olacaktır. KKTC Bağımsız bir devlet olarak, 37 yıldan beri toprakları üzerinde hükümranlığını sürdürmektedir. Bu fiilî ve hukuki statünün daha fazla gecikmeye mahal verilmeden tescil edilmesi gerekir. Zira 1960 yılında, Türkler ve Rumların ortaklığında kurulmuş bulunan Kıbrıs Cumhuriyeti, 1963’te fiilen ortadan kalktı. Çünkü Rumlar Akritas Planı'yla, Türkleri Kıbrıs Cumhuriyeti yönetiminden dışlamakla kalmadı. Onları hunharca katliamlarla Adadan sürme ve imha etme hareketine girişti. 1963 ila 1974 arasında, Kıbrıs Türklerine yapılan zulüm, baskı ve katliamlar ortada olmasına rağmen, dünyanın kılı kıpırdamadı…
Gerçekçi olmak lazım. Birleşmiş Milletler 1964 yılından beri Kıbrıs’ta… O gün bugündür sayısız müzakere toplantıları ve bir o kadar çözüm planlarının hiçbiri işe yaramadı ve bundan sonra yaraması da mümkün değil. Şu hâlde artık oyalanmanın, meseleleri halı altına süpürmenin bir anlamı yoktur. Gerçekçi olmak lazımdır. Bunun yolu da, Ada’da iki ayrı bağımsız devletin varlığının tescil edilmesidir.
BM ve AB gibi kuruluşların tam bir tarafgirlik ve gafletle, Güney Kıbrıs Rum Yönetimini, bütün Ada’nın siyasi otoritesi olarak kabul etmesi, skandaldan da öte bir rezalettir… Bu kafayla ve bu tavırla, Kıbrıs meselesinin çözümü asla ve kata mümkün değildir. Hâlâ daha AB Siyasi Komiseri bu minvalde mavallar okuyor. Kıbrıs Türklerinin 57 seneden beri, siyasi hakları gasbediliyor. Bu utanç verici bir durumdur. Buna rağmen, hiçbir şey olmamış gibi, 1960 şartlarına dönme çabaları beyhudedir, hayaldir. BM ve AB ve diğerleri bu ham hayalden vazgeçmelidir.
KKTC’nin ismi, bize göre KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ olarak değiştirilmeli ve böylece beynelmilel arenada tescil edilmeli. Bunun her bakımdan ve özellikle Doğu Akdeniz meseleleri noktasında çok önemli çağrışımları olacaktır.
Sayın Ersin Tatar’ın Azerbaycan, Pakistan ve Libya’ya yapacağı ziyaretlerin çok önemli yansımalarının olacağını tahmin ediyoruz. Dünya kamuoyuna, 1963 yılından beri Kıbrıs Adasında yaşanan hadiseler daha etkili ve şümullü şekilde anlatılmalı, bunun için bir tanıtım ve tanınma seferberliği başlatılmalıdır.
Bu arada İngiltere’de yaşayan 300 bine yakın Kıbrıs Türkü de, kendi vatanlarıyla olan bağları daha sıkılaştırıp ona göre bir gayretle ülkelerini dışarıda güçlü biçimde temsil etmelidir. Türkiye Cumhuriyeti, Sayın Erdoğan’ın da dünyaya ilan ettiği üzere, her zaman olduğu gibi, bütün imkânlarıyla Kıbrıs Türklerinin yanındadır. Ama unutmayalım esas yük ve sorumluluk Ada Türklerinin omuzundadır!.. Doğrusu da bu değil mi?!.