Ersoy'un dergisinde Kıbrıs'ın tapusu yayınlandı
Sebîlürreşad dergisinin yeni sayısı “Mülk Sahibiyiz” başlığıyla yayımlandı.
Her ayın 14’ünde çıkan Sebilürreşad dergisinin eylül ayı sayısı raflardaki yerini aldı. Mehmet Akif Ersoy’un yayımladığı, günümüzde de Ersoy ailesinin katkılarıyla çıkan Sebîlürreşad dergisinin yeni sayısı “Mülk Sahibiyiz” başlığıyla yayımlandı.
Derginin eylül ayı sayısında, son dönemlerde Türk dış politikasının en önemli gündemlerinden biri olan Kıbrıs ve Doğu Akdeniz meselesi ön plana çıkartıldı. Öyle ki derginin kapağında Osmanlı dönemine ait “Kıbrıs tapusu”nun fotoğrafı yer aldı. Ayrıca derginin “Sadece Hakkımızı İstiyoruz” başlıklı bölümünde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Başbakanı Ersin Tatar’ın açıklamaları yer aldı.
“ALLAH KORUSUN ÇATIŞMANIN OLMASI…”
KKTC Başbakanı Tatar’ı makamında ziyaret eden Sebilürreşad yazarı Hüseyin Turan, Doğu Akdeniz’de yaşananlar ve Rum kesimi ile olan meseleler üzerine sorular yöneltti. Akdeniz’deki doğalgaz varlığının bölgede gerilime neden olduğu belirtildi. Turan buna dayanarak, KKTC Başbakanı’na “Akdeniz’deki bu ısınma Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tehdit mi ediyor yoksa umutlandırıyor mu” sorusunu yöneltti. Tatar, böyle bir gerilimin veya bir çatışmanın Rum kesiminin de KKTC’nin de Türkiye’nin de “işine gelmeyeceğini” belirtti.
“Çığırtkanlık, kimsenin menfaatine değildir’ Her şeyden önce biz, bir çığırtkanlık veya başka bir ciddi olay beklemiyoruz, çünkü böyle bir hal, hiç kimsenin menfaatine değildir. Hele Rumların hiç değildir. Çünkü onların ekonomisi daha büyük. Yılda 4-5 milyon turistin gittiği, fert başına milli gelirin bizden daha iyi olduğu ve gayri safi milli hasılanın da bizden altı kat daha büyük bir yer olduğu ortadayken. Dolayısıyla öyle bir gerilimin, öyle bir -Allah korusun- çatışmanın olması, onların hiç işine gelmez, bizim de, Türkiye’nin de işine gelmez. Kimse böyle bir şeyden kazanç sağlayamaz. Dolayısıyla herkesin aklıselim ve sağduyulu olması lazım. Önemli olan bu hak mücadelesinde doğru noktayı bulabilmektir. Biz de bu çalışmalarımızı bu anlayışla yürütmekteyiz. Haliyle biz barışın korunması, barışın daha da ileriye götürülüp kalıcı bir şekilde sağlanması için mücadelemizi verirken bu anlayış çerçevesinde altını çizerek vurguluyorum: Biz hakkımızın peşindeyiz, bir başkasının hakkının peşinde değil; biz kendi hakkımızın peşindeyiz. Başka bir düşüncemiz de yoktur.”