KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Rum lider Hristodulidis’e çağrıda bulundu

“Gerçekleri görmezden gelen Kıbrıs adası her iki halka da yeter” diyen Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs Türk halkının en az Kıbrıs Rum halkı kadar egemen bir halk olduğunu, Kıbrıs Rum halkının uluslararası statüsü neyse, Kıbrıs Türk halkının da o statüye sahip olduğunu teyit etmesi halinde, bu sorunu çözmek için hemen masaya oturabileceklerini vurguladı.

   “KIBRIS ADASI HER İKİ HALKA DA YETER”…

Kıbrıs sorununu iki tarafın çözeceğini, iki liderin anlaşmaya varmasının ardından ayrı ayrı ve eş zamanlı gerçekleştirilecek referandumlarla iki halkın ‘evet’ oyuyla bu sorunun çözüleceğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Tatar, “O yüzden kendinize dış müttefik aramaktan ve üçüncü tarafları konunun içine çekme çabalarınızdan vazgeçin. Çok iyi bildiğiniz üzere, müzakerelerin ve diplomasinin en temel kuralı ihtilaflı tarafların en azından müzakere edecekleri zemin üzerinde anlaşmalarıdır. Buna odaklanın ve halklarımızın ve bölgemizin yararına olacak yeni ve resmi bir süreci başlatalım” dedi.   

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Rum lider Nikos Hristodulidis’e çağrıda bulunarak “Kıbrıs sorununu biz çözeceğiz. O yüzden kendinize dış müttefik aramaktan ve üçüncü tarafları konunun içine çekme çabanızdan vazgeçin” dedi.   

“Gerçekleri görmezden gelen retçi tavrınızı bir kenara bırakın. Kıbrıs adası her iki halka da yeter” diyen Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs Türk halkının en az Kıbrıs Rum halkı kadar egemen bir halk olduğunu, Kıbrıs Rum halkının uluslararası statüsü neyse, Kıbrıs Türk halkının da o statüye sahip olduğunu teyit etmesi halinde, bu sorunu çözmek için hemen masaya oturabileceklerini vurguladı. Kıbrıs sorununu iki tarafın çözeceğini, iki liderin anlaşmaya varmasının ardından ayrı ayrı ve eş zamanlı gerçekleştirilecek referandumlarla iki halkın ‘evet’ oyuyla bu sorunun çözüleceğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Tatar, “O yüzden kendinize dış müttefik aramaktan ve üçüncü tarafları konunun içine çekme çabalarınızdan vazgeçin. Çok iyi bildiğiniz üzere, müzakerelerin ve diplomasinin en temel kuralı ihtilaflı tarafların en azından müzakere edecekleri zemin üzerinde anlaşmalarıdır. Buna odaklanın ve halklarımızın ve bölgemizin yararına olacak yeni ve resmi bir süreci başlatalım” dedi.   

Rum lider Hristodulidis’in Kıbrıs konusuna iki tarafın müktesep hakları zemininde bir uzlaşı bulmak yerine 1963 yılından beridir silah zoruyla gasp etmiş oldukları yasa dışı statülerini devam ettirmek için beyhude çabalarını sürdürmekte olduğunu üzüntü ve endişeyle takip ettiğini dile getiren Tatar, “Bu bağlamda söylemlerinin dozunu da arttıran Rum lider, BM Genel Sekreteri’ne yazdığı mektupta Sayın Guterres’i dolaylı olarak neredeyse tehdit etmekte ve 1963 yılından beridir Kıbrıs Türklerini izolasyon altında tutma aracı olarak kullandıkları tüketilmiş zemini tekrar gündeme getirmesi konusunda zorlamaya çalışmaktadır” diye konuştu.

“Statükoyu yaratan 186 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararıdır”   

Kıbrıs konusunu çözümsüz olarak bu günlere getiren ve kabul edilmez statükoyu yaratanın 1964 yılında alınan 186 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararı olduğunun herkesçe bilinmekte olduğunun altını çizen Tatar, şunları söyledi:   

“1960 yılında iki halkın egemenlik haklarını icra ederek kurdukları ortaklık Cumhuriyetini, 1963 yılında masum ve savunmasız Kıbrıs Türk halkına karşı katliamlar yaparak bozan Rum liderliğinin adayı kan gölüne çeviren saldırganlığından dolayı BM Barış Gücü Kıbrıs’a bu kararla gönderilmişti. Bu karar çok önemli bir yanlışı ve hukuksuzluğu da içermektedir. Bu kararla 1963’ten beri sarih bir Rum devletine dönüşen ortaklık devletine, haksız ve kuruluş ilkelerine aykırı şekilde adayı temsil etme yetkisi de verildi. İşte bu kararla yaratılmış olan statüko, 1968 yılında başlayan müzakerelerden bir sonuç alınamamasının en büyük sebebidir. Kıbrıs Rum liderliği hukuksuz şekilde ve uluslararası toplumun da yardımıyla tüm adaya dair egemenlik hakkı olduğu iddiasıyla önerilen her çözüm planına hayır dedi. BM belgelerine de açık şekilde yansıyan Rum liderliğinin bu tavrı çok yalın ifadelerle şöyle özetlenmektedir: Kıbrıs Rum tarafı Kıbrıs Türk tarafıyla ne gücü, yani yönetimi, ne de zenginliği, yani refahı paylaşmak istemektedir. Rum liderliği bu tavrını 2004 referandumlarında da açık şekilde göstermiş ve Rum Halkını “hayır” oyu vermeye yöneltmek için elinden gelen her türlü imkanını seferber etmiştir.    Yarım asrı aşkın bir süredir devam eden bu sorunun çözümsüzlük sebebi, Rum tarafının hakimiyetçi zihniyeti ve tüketilmiş olan federasyon modelini bu hedeflerine erişmek için bir araç olarak kullanma çabasıdır. Kıbrıs Adası’nda bir çözüm bulunmak isteniyorsa müzakerelerden önce taraflar arası denge oluşturulmalı ve herhangi bir resmi müzakere sadece görüşme odasında değil her anlamda eşitler arasında yapılmalıdır.    Bu olgular ışığında, Kıbrıs Türk tarafı olarak, halkımı on yıllardır ezen, zulüm niteliğindeki izolasyona maruz bırakan tüketilmiş federasyon zemininden rızamızı çektik. Söylediğimiz şey aslında çok basittir. Sahadaki gerçekleri yansıtacak bir resmi sürece geçelim ve Kıbrıs sorununu adil ve kalıcı bir şekilde çözelim. Bunun için de egemen eşitliğimizin ve eşit uluslararası statümüzün teyit edilmesi gerekmektedir.”

“Ben her zaman diyalogdan yana oldum”   

Adada yıllardır mevcut iki devletin kendi sınırlarında, kendi hükümetleri ve yönetimleriyle yan yana yaşadığına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Tatar, “Bizim amacımız Kıbrıs adasında oluşturulacak iyi komşuluk ve işbirliğiyle hem iki halkın refahına hem de bölgemizin barış ve istikrarına katkıda bulunmaktır. Ben her zaman diyalogdan yana oldum. Diplomasi benim için kullanılması gereken en etkin araçtır. Rum lider ise ne yazık ki sadece algı ve imaj yaratmaya yönelik çabalarını sürdürmektedir. Sayın Hristodulidis, bir yandan iki taraf arasında çalışan mekanizmalara siyasi amaçlarla müdahale ederek onların çalışmalarını sekteye uğratırken, öte yandan içi boş söylemlerle uluslararası camiaya da iyi görünmeye çalışmaktadır. Buna dair en yakın örnek Kayıp Şahıslar Komitesi’dir. Rum lider, siyasetten arındırılması gereken bu komitenin almış olduğu kararı uygulamasına engel koymuş ve acılı ailelerimizin yıllardır beklediği Atlılar toplu mezarının açılmasını engellemektedir. Atlılar toplu mezarına ilişkin kazının bir an önce başlaması için girişimlerimizin de yoğun olarak devam ettiğini ifade etmek istiyorum” dedi.   

Cumhurbaşkanı Tatar sözlerini şu şekilde sonlandırdı:    “Bu vesileyle Rum lider Hristodulidis’e bir kez daha çağrıda bulunmak istiyorum, gerçekleri görmezden gelen retçi tavrınızı bir kenara bırakın. Kıbrıs adası her iki halka da yeter. Gerçeklik temelini kabul edin, Kıbrıs Türk halkının en az Kıbrıs Rum halkı kadar egemen bir halk olduğunu kabul edin. Kıbrıs Rum halkının uluslararası statüsü neyse Kıbrıs Türk halkının da o statüye sahip olduğunu teyit edin ve bu sorunu çözmek için hemen masaya oturalım. Unutmayın Sayın Hristodulidis, bu sorunu iki taraf çözecek, biz iki Lider olarak anlaşmaya varmamızın ardından, ayrı ayrı ve eş zamanlı gerçekleşecek referandumlarla iki halkın “evet” oyuyla bu sorun çözülecek. O yüzden kendinize dış müttefik aramaktan ve üçüncü tarafları konunun içine çekme çabalarınızdan vazgeçin. Çok iyi bildiğiniz üzere, müzakerelerin ve diplomasinin en temel kuralı ihtilaflı tarafların en azından müzakere edecekleri zemin üzerinde anlaşmalarıdır. Buna odaklanın ve halklarımızın ve bölgemizin yararına olacak yeni ve resmi bir süreci başlatalım.”