Maraş iade edilmezse Kıbrıs'ta çözüm yok
Rum Hükümet Sözcüsü Kiriakos Kusios, Maraş'ın bir bölümünün kullanıma açılmasını değerlendirerek "Maraş’ın iadesi olmaksızın Kıbrıs sorununun çözümünü hayal" dedi.
Rum Hükümet Sözcüsü Kiriakos Kusios, Maraş meselesiyle ilgili olarak gelişmelerin ve gördükleri meydan okumaların önemli olduğunu belirterek, hiç kimsenin, Maraş’ın iadesi olmaksızın Kıbrıs sorununun çözümünü hayal edemeyeceğini belirtti.
Rum Hükümet Sözcüsü Kiriakos Kusios, Alithia gazetesinin gerek Maraş konusu, Kıbrıs sorunu ve Türkiye’nin faaliyetleri gerekse iç meselelerle ilgili sorularını yanıtladı.
Alithia gazetesi, “Maraş’taki gelişmeler ve muhalefetin, durumun etkili bir şekilde ele alınmadığı nedeniyle hükümete yönelttiği eleştirilerin” sorulması üzerine Kusios, Maraş’taki gelişmelerin kendilerini çok ciddi meşgul ettiğini ve kaygılandırdığını belirtti. Kusios, bu konunun hükümeti her zaman meşgul eden bir konu olduğuna da dikkati çekti.
Kusios sözlerinin devamında “Kıbrıs sorununun çözümünün beklenen temel taşlarından biri, sadece kapalı Maraş’ın iadesi değil Mağusa bölgesinin geniş bir bölümünün iadesiydi” ifadesini kullanarak bunun, Cenevre’deki, daha sonra geri çekilen haritaların teslim edilmesiyle teyit edilen bir şey olduğunu da savundu.
Kusios, gelişmelerin ve gördükleri meydan okumalarının artık öneme sahip olduğunu çünkü hiç kimsenin, Maraş’ın iadesi olmaksızın Kıbrıs sorununun çözümünü hayal edemeyeceğini belirtti.
RUM'UN HAYALİ SADECE MARAŞ DEĞİL
Kusios, “kabul edilemez” olarak nitelendirdiği Türk faaliyetleri konusunda gerekli tüm itirazları ve girişimleri, sadece AB’ye değil, BM’ye ve diğer ülkelere de yaptıklarının herkes tarafından bilindiğini, en azından sözlü düzeyde bir karşılığın alındığını söylemelerinin de mümkün olduğunu söyledi.
İstenilen şeyin, “Türkiye’nin talimatı ve yönlendirmesiyle Kıbrıslı Türklerin başladığı bu faaliyetlerin devamını sağlamamak” olduğunu savunan Kusios, “Mağusa geniş bölgesinin iadesi olmadan Kıbrıs sorununun çözümünü hayal etmelerinin mümkün olmadığını” da ileri sürdü.
Uluslararası toplumun, BM ve özellikle AB’nin reaksiyonun fazla olduğunu söyleyen Kusios, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in, birkaç gün önce Maraş ile ilgili gelişmelerin Avrupa Konseyi’nin gündeminde ilk sıralarda bulunduğunu söylediğini anımsattı.
Kusios açıklamasında ayrıca Avrupa Konseyi zirvesinde, geniş çerçevedeki Türkiye ile ilgili konuların da masaya konmasını beklediklerini söyledi.
TÜRKİYE'YE YAPTIRIM
Kusios, ele alınacak konular arasında Maraş ve Türkiye’nin, Güney Kıbrıs’ın tek yanlı ilan ettiği “Münhasır Ekonomik Bölgesi’ni işgal etmesinin” de bulunduğunu ifade etti.
“Avrupalıların bu noktada nasıl hareket edeceğine ilişkin belirtilerin ne olduğu, son zamanlarda Türkiye’ye yaptırım uygulanması noktasında eğilimin arttığının duyulmasının” sorulması üzerine Kusios, gerek yurt dışındaki misyonlarından gerekse Avrupalı yetkililerin açıklamalarından gelen belirtilerin, Maraş konusunun Avrupa Konseyi’nin gündeminde ön sırada bulunduğu yönünde olduğunu söyledi.
Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, bunu en etkili ve yoğun şekilde gündeme getireceğini, Avrupalı liderleri bilgilendireceğini söyleyen Kusios, Anastasiadis’in ayrıca kapalı Maraş bölgesinin, Kıbrıs sorunun çözüm perspektifi açısından önemini ve Türkiye’nin “yasa dışı faaliyetlerinin”, Kıbrıs sorununda yaratıcı bir müzakereye sahip olmak için uygun bir ortam yaratmadığını da ortaya koyacağını belirtti.
Bir soru üzerine Türkiye’nin, Gambot diplomasisi (savaş gemilerinin ve donanma gücünün siyasi baskı yapmak amacıyla kullanıldığı güç gösterme politikası) izleyerek Kıbrıs ve ötesinde faaliyetlerini tırmandırdığını ve Türkiye’nin özellikle Kıbrıs’ta “korsan” gibi davrandığını ileri süren Kusios, bunun; Anastasiadis’in Avrupalı liderleri uyarmaya ve altını çizmeye çalıştığı nokta olduğunu ancak Avrupalı liderlere atıfta bulunarak durumun sakinleşmesi ve uzlaşmanın sağlanabilmesi için bir zaman tanıdıklarını söyledi.
Kusios, Türkiye’nin bu talimatlara kulak asmadığının görüldüğünü ayrıca bir bedel ödemesi gerektiğini görmemesi durumunda da politikasını değiştirmeye niyetli olmadığını savundu.
Bu bedel ister siyasi ister başka türlü olsun, olması gerektiği gibi algılanması gerektiğini söyleyen Kusios, bu yöntemin tavizcilik ve Türkiye’ye yönelik talimat şeklinde olmaması gerektiğini de ileri sürdü.
LUTE’UN ZİYARET
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Kıbrıs sorunu için görevlendirdiği geçici özel danışmanı Jane Holl Lute’un ziyaretinden ne beklendiği şeklindeki bir soru üzerine Kusios, BM Genel Sekreteri’nin, gayriresmî 5’li konferansı toplama niyetini dile getirdiğinin bilindiğini, bunun öncesinde de, özellikle TC Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Cumhurbaşkanı Tatar’ın iki devlete dayalı çözüm açıklamalarının ardından müdahil taraflarla istişarelerin yapılması gerektiğinin de net olduğunu söyledi.
Kusios, Lute’un, Kıbrıs’ta gerek Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis, gerekse Cumhurbaşkanı Tatar ile yapacağı temasları, 5’li konferansın toplanabilmesi için değerlendirme yapacak BM Genel Sekreteri’ne taşıyacağı ve neticeleri bekleyeceklerini ifade etti.
Kıbrıs Rum tarafının tutumunun net olduğunu, gayri resmi 5’li konferansa katılmaya hazır olduklarını ifade eden Kusios, bununla birlikte Kıbrıs sorununun çözümünün, BM Güvenlik Konseyi kararlarına, sağlanan görüş birlikleri AB ilke ve değerlerine dayalı olması gerektiği şeklindeki tutumlarının da net olduğunun altını çizdi.
Kusios, Ada’nın yeniden birleşmesini, BM ile AB ilke ve değerlerine saygıyı öngörmeyen bir çözümü herhangi bir şekilde kabul etmediklerini de belirtti.
BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Spehar’ın bazı sınır kapılarının sağlık nedeniyle kapatılması nedeniyle hükümeti eleştiren bir açıklama yaptığını ancak Maraş’ın açılması konusunda herhangi bir açıklamada bulunmaması ve BM’nin Türkiye’ye karşı daha toleranslı olup olmadığı şeklindeki bir soru üzerine Kusios, BM’nin rolünü yerine getirmek ve iyi niyet misyonunu icra etmek üzere yıllardır eşit mesafeye dayalı bir politika izlediğinin bilindiğini belirtti.
BM’nin taraflardan birini tutması durumunda rolünü zayıflatmış gibi olacağını belirten Kusios, Spehar’ın açıklamasına atıfta bulunarak, Anastasiadis ve Hükümet Sözcüsü olarak kendisinin reaksiyonunun bilindiğini, ancak Kıbrıs sorununun özünü etkilemeyen faaliyetlerden veya açıklamalardan alınan alıntılarla, BM’nin katkısının değerlendirilmesinin mümkün olmadığını belirtti.
3’ÜNCÜ DÖNEM BAŞKANLIK
Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in 3’üncü kez aday olmayacağı şeklindeki kararının nihai olup olmadığı sorusunu da yanıtlayan Kusios, Anastasiadis’in bu konudaki niyetini defalarca dile getirdiğini, bunun ayrıca Anastasiadis’in kendisinin karar verebileceği bir konu olduğunu da ifade etti.