Kıbrıs'a İngiliz'in 'Toplum devletleri' bombası! Bu plan ortalığı karıştıracak

Kıbrıs adasındaki sorunların çözümüne yönelik gayriresmi 5+BM toplantısı öncesi İngilizlerin 'Toplum Devletleri' başlıklı çözüm önerisi bomba etkisi oluşturdu. Öneri Rumlara toprak verilmesini ve oluşacak mecliste Türkler'in açınlıkta kalmasına yönelik...

Kıbrıs adasında yeni bir dönem mi başlayacak? Adada garantör ülke konumunda olan İngiltere bomba etkisi yapan bir planı gündeme getirdi. "Toplum Devletleri" tanımını ilk kez politika ve uluslararası alana sunan İngilizler yeni planı Kıbrıs adasındaki her iki lidere de iletti. 

Çok tartışılacak o gelişmeyle ilgili Dünya gazetesinde Zeynep Gürcanlı dikkat çekici bir yazıyı kaleme aldı.

İşte Zeynep Gürcanlı'nın "Kıbrıs sorunu yeniden...İngilizler çözüm planı sundu" başlıklı yazısı...

Akdeniz ve Ege’de Türkiye, Fransa destekli Rum-Yunan cephesiyle uğraşadursun, Kıbrıs’ta çözüm için yeni bir hareketlenme baş gösterdi.

Başrolde -daha önceki müzakere süreçlerinde de perde arkasındaki güç olan- İngiltere var;

Brexit ile Avrupa Birliği’nden ayrılıp, dış politikasındaki “birlik yükünü” atan İngiltere, “garantör” sıfatını da kullanarak Kıbrıs’ta bir barış planı ile ortaya çıktı.

Ada’yı ziyaret edip iki tarafla da görüşen İngiltere Dışişleri Bakanı Dominic Raab’ın “sözlü olarak” ilettiği çözüm planının içeriği KKTC ve Kıbrıs Rum medyasına düştü bile.

İşte ayrıntılar;


“Toplum devletleri...”

Kıbrıs’ta çözüm konusunda Rumlar hala eski “federasyon” tezinde ısrar ederken, Türk tarafı son birkaç aydır “iki bağımsız devlet” tezini savunmaya geçmişti.

İngiliz çözüm planında bunun arası bulunmuş gibi; planda “toplum devletleri” (community states) tanımı var. 50 yıllık Kıbrıs müzakere tarihinde bu ifade ilk kez kullanılıyor. İngiliz Bakan’ın anlattıklarından hem Rumlar, hem de Türkler “kendi tezlerine yakın unsurlar” bulmuşlar. Kabaca İngiliz planı, ne iki ayrı bağımsız devleti, ne de federasyonu öngörüyor. “İki egemen toplumun” oluşturacağı bir çeşit konfederasyon önerisi var İngiliz planında.

“AB ve BM'de tek temsil”

İki “toplum devletinden” oluşacak çatı devlet için Avrupa Birliği ve BM’de “tek temsiliyet” öngörüyor, İngiliz planı. Yani uluslararası alanda tüm Ada’yı temsil edecek bir federal merkezi hükümetten bahsediliyor.

9 kişilik bakanlar kurulu iki eş başkan

İngiliz planında merkezi hükümetin yapısının ayrıntılarına bile girilmiş; bakanlar kurulu 6 Rum’a karşılık 3 Türk bakandan oluşacak. Eşit yetkide iki de eş başkan bulunacak. Bu bakanların seçimi konusunda iki ayrı seçenek var; ya Belçika’da olduğu gibi her toplum kendi kontenjanındaki bakanı atayacak ya da Kuzey İrlanda’da olduğu gibi, Meclis’teki siyasi partilerin temsiliyetleri gözününe alınarak seçilecekler.

36 üyeli parlamento

Kurulacak “konfedere devletin” ortak parlamentosunda ise 36 vekil yer alacak; 24 Rum vekile karşılık, 12 Türk vekil. Ancak çoğunluğun tahakkümünün engellenmesi için parlamentoda azınlıkta kalan türk grubuna bazı ekstra veto yetkileri de tanınacak.

Alt devletçikler, kendi başlarına uluslararası örgütlere üye olabilecek

Planda “communal state” denilen alt Rum ve Türk devletçiklerine, kendi başlarına uluslararası örgütlere üye olabilme ya da uluslararası spor mücadelelerine katılma hakkı da tanınıyor. Ayrıca bu alt devletçikler, yine kendi adlarına çeşitli uluslararası anlaşmalara da imza koyabilecekler. Ancak Ada’nın genel dış politikasının belirlenmesini ya da AB ile ilişkileri federal devlete bırakacaklar.

Eğer AB içinde izlenecek bir politika konusunda iki alt devletçik arasında anlaşmazlık çıkarsa, AB içinde yapılacak oylamada Kıbrıs adına çekimser kalınacak.

Türkiye'nin garantisi 10 yıl içinde tamamen sona erecek

İngiltere’nin önerdiği çözüm planının Türkiye’yi en çok ilgilendiren kısmı ise garantiler konusunda. Kıbrıs sorununda Türkiye, Yunanistan ve İngiltere garantör ülke konumundalar. Türkiye de zaten 1974 yılında Kıbrıs Barış Harekatı’nı bu garantör sıfatına dayanarak yapmıştı. Ada’da Türk askerinin varlığı da yine garantörlüğe dayandırılıyor.

İngiliz planı, her üç garantörün de bu sıfatının anlaşmanın imzalanmasından 10 sene sonra tamamen ortadan kalkmasını öngörüyor. Elbette garantörlük sıfatı yok olunca, Türkiye’nin Ada’daki tüm askeri gücünü de çekmesi gerekecek.

Plan Rumlara toprak verilmesini de öngörüyor

İngiliz Planı’nda anlaşma çerçevesinde Türk tarafının Rumlara toprak bırakması da öngörülüyor. Bırakılacak topraklar arasında Maraş ve Güzelyurt da anılıyor. Ancak daha fazla detaya inilmiyor.

Mülkler konusunda kullanıcının da hakkı gözetilecek

Kıbrıs sorununun en çetrefilli konularından biri olan mülkler konusunda ise İngiliz planında, toprakların ilk sahibi kadar, Ada fiilen ikiye bölündükten sonra bu toprakları -yaklaşık 50 yıldır-kullananların da hakların gözetilmesi var. Mülk konusunun iade, tazminat ya da takas yöntemleriyle, hem ilk mal sahibi, hem de kullanıcının görüşleri alınarak çözülmesi öngörülüyor.

Görüşme süreci hala kesinleşmedi

Kıbrıs’ta BM Genel Sekreteri Ada’daki her iki topluma da görüşme daveti yapmış, iki toplum lideri de bunu kabul etmişti. Ancak COVID-19 pandemisi nedeniyle hala BM Genel Sekreteri başkanlığında yapılacak bu görüşmelerin ne tarihi, ne de yeri kesinleşmiş değil.

İki tarafta da “çözüm için bakış açıları çok farklı ve bu fark kapanacak gibi değil” havası hakim. Dolayısıyla kimse görüşmeye o kadar da gönüllü değil. Nitekim KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, BM nezdindeki görüşmeye ancak “Türk tarafının- iki devlet- tezini anlatmaya gideceğini”, diğer konuları müzakere etmeye niyeti olmadığını söyledi bile.

İşte İngilizler, taraflar arasındaki bu “farkları” kapatmaya çalışıyorlar.

İngiliz planı Ankara’da AK Parti hükümetine de sunulmuş durumda. Dış politikasında çok ciddi bir sıkışmışlık içinde olan, Ortadoğu’dan Batı’ya pek çok ülkeyle gergin ilişkiler içindeki Ankara’daki tavır ise “görüşmekten zarar gelmez” kıvamında.

Ankara ile KKTC’nin yaklaşımları arasında da ciddi bir nüans var; KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ısrarla “iki devletli çözüm” derken, Ankara’da Mevlüt Çavuşoğlu’nun “iki ayrı egemenlik” ifadesini kullanmasına diplomatik kulislerde özellikle dikkat çekiliyor.

Kısacası Kıbrıs konusu yeniden ısınıyor gibi...