AB Zirve Toplantısı kararına Başbakan'dan tepki: Haklarımızdan geri atmayız
Başbakan Ersan Saner, Avrupa Birliği (AB) Zirve Toplantısı’nda Doğu Akdeniz’e ilişkin alınan karar eleştirildi. Ersan Saner: "Ne Türkiye ne de biz, Doğu Akdeniz’deki haklarımızdan geri adım atmayız!" dedi.
Başbakan Ersan Saner, "Avrupa Birliği’nin hala Kıbrıs’ta var olan gerçekleri göz ardı ederek hatalı bir şekilde tam üye yaptığı Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni memnun edici kararlar alması Kıbrıs konusuna hiçbir fayda sağlamamıştır, bundan sonra da sağlamayacaktır" dedi.
Başbakan Ersan Saner, Avrupa Birliği’nin hala Kıbrıs’ta var olan gerçekleri göz ardı ederek hatalı bir şekilde tam üye yaptığı Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni memnun edici kararlar almasının Kıbrıs konusunun halline hiçbir fayda sağlayamayacağını belirtti.
Başbakan Ersan Saner, Avrupa Birliği liderler zirvesinin sonuç bildirgesinin Kıbrıs ve Türkiye ilgili bölümün yanlış olduğunu vurguladı.
Başbakan Ersan Saner, Avrupa Birliği (AB) Zirve Toplantısı’nda Doğu Akdeniz’e ilişkin alınan karar eleştirildi.
Saner açıklamasında şunları kaydetti:
“Avrupa Birliği liderler zirvesi sonuç bildirgesinde Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki sondaj faaliyetlerinin tek taraflı ve kışkırtıcı olduğu iddia edilerek kınanması yanlış bir karardır.
Doğu Akdeniz’de tek yanlı ve kışkırtıcı sondaj faaliyetlerinde bulunan taraf Kıbrıs Türk tarafı ile Türkiye’nin ortak komite kurulması önerisini reddeden Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’dir.
Avrupa Birliği’nin hala Kıbrıs’ta var olan gerçekleri göz ardı ederek hatalı bir şekilde tam üye yaptığı Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni memnun edici kararlar alması Kıbrıs konusunun halline hiçbir fayda sağlamamıştır, bundan sonra da sağlamayacaktır.
Herkes de biliyor ki Kıbrıs sorunun başlangıcı 21 Aralık 1963’te Kıbrıs Türklerinin ortağı oldukları Kıbrıs Cumhuriyeti’nden silahlı saldırılar ve katliamlar sonucu atılması ve Birleşmiş Milletlerin 4 Mart 1964’ten bu yana saldırgan taraf olan Rum kesimini Kıbrıs’ın tümünün hükümeti olarak addetmesidir.
Oysa Kıbrıs’ta o günlerden bu yana bu haksızlığı asla kabul etmeyen bir Kıbrıs Türk Halkı ve onun oluşturduğu yönetimler vardır.
Bağımsızlık Bildirgemizin ortaya konulması ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşu kendi kaderimizi tayin hakkımız neticeleridir ve uluslararası hukuka uygundur.
Dolayısı ile Güney Kıbrıs Rum Devleti Doğu Akdeniz’de ne yapabiliyorsa bizim de onları yapma hakkımız vardır.
Madem ki onlar İsrail ve Mısır’la anlaşmalar yapıp sondaj faaliyetlerinde bulunabiliyorlar bizim de Türkiye ile antlaşmalar yapıp sondaj faaliyetlerinde bulunmamız yasaldır, uluslararası hukuka uygundur.
Avrupa Birliği boşuna kararlar alacağına Kıbrıs’ta yaşanan gerçekleri görürse, bölge barışı ile Avrupa’nın geleceği açısından daha faydalı bir noktaya gelecektir.
Bilinmelidir ki, ne Türkiye ne de biz şu veya bu tehditlerle Doğu Akdeniz’deki haklarımızdan geri adım atacak değiliz.”